Bir zamanlar araba almaya niyetlendim. Ama öyle böyle niyetlenme değil. Kesin alacam yani. Ama tabi sıfır araba almaya yetecek kadar bütçem yok. O nedenle 2. el araç satan siteleri didik didik ediyorum. Tüm markalardan başladım. Sıralıyorum hepsini fiyata göre, yıla göre, özelliğe göre. Tabi bu uzun sürecin ortalarında kafamda birkaç model belirlendi. Artık onlar üzerinde yoğunlaşmaya başladım ve artık araç sahiplerini aramaya başladım. Arıyorum, görüşüyorum ve aracı görmeye gidiyorum. Yok olmuyor. Bir oldu, iki oldu, üç oldu derken yok alamıyorum ben araba falan. Hepsinde bir sıkıntı, bir kazık yeme durumu var. En son dedim ki tamam abi ben araba falan almayayım. O aralar dayımla da görüşüyorum sürekli. Dayı bak bir araba buldum off süper bir bak bana dön. Dayım diyo ki yok olmaz yiğenim. Üzerini çiziyorum ve diğerine geçiyorum. O da olmaz yiğenim cevabı geliyor tekrar. Neyse böyle böyle baya zaman geçti yine. Araba almayı geçtim dayımın da başının etini yiyorum arkadaş. Bir süre sonra artık utanır hale geldim. Dayı ben bir araba buldum demeye kalmadan tamam yolla bakıyım cevabı alıyorum. Bir süre sonra yollamadan özellikleri söyle yiğenim demeler daha sonra direk olmaz demeler derken ben vazgeçtim. Dayım hakkında kısa bir bilgi vereyim. Dayım klasik araba hastasıdır. Bugüne kadar onlarca klasik araba alıp satmışlığı vardır.
Aradan bir süre geçti. Dayım bir gün aradı. Yiğenim sana bir araba buldum bu sefer gidip alıyoruz dedi. Dedim yolla dayı bakalım. Hani ben az masraf çıkartacak düşük kilometreli birkaç parçası değişik yada boyalı bir araba bekliyorum. Bir baktım düşündüklerimle gördüklerimin alakası yok. Arabayı şöyle tarif edeyim. 73 Model Almanya - Köln yapımı bir Ford Taunus. Arabanın çok farklı bir havası var. Amerikanvari bir görünüş, tavanı deri kaplama, iç koltuklar deri döşeme, göstergeler ve tüm fonksiyonlar orijinal. Plakası ise tam benlik. 61 TS :)Çok garip ve samimi özellikleri var. Aslında tam benlik biraz düşünüldüğünde :) Neyse. Arabayı sonuç olarak beğendim. Fiyatı da uygun. Ama birkaç problem var. Şöyle ki. Araç Trabzon'da. Gidip görmemiz gerek. Görüp beğenmeme durumu var. Boşa gitme durumu var. Ve en önemli problem diyelim ki beğendik. O arabayla Ankara'ya dönmemiz lazım. Kafamda deli sorular var yani.
Dayımla birbirimizi inanılmaz gaza getirmelerimiz sonucunda biz Trabzon'a gittik. Adamı aradık. Hadi abi arabayı getir bir bakalım dedik. O gün de yağmurlu Trabzon(hangi gün değil diyeceksiniz). Biz adam arabayla gelir diye bekliyoruz tabi. Sonuçta arabayla gelecek ki biz arabayı görecez, ooouuww mükemmel araba deyip alıp gidecez o moddayız dayımla. 10- 15 dakikalık bekleme sürecinden sonra adam gri bir ford kamyonetle geldi. Tabi biz adamı sallamadık başta. Çünkü arabayı bekliyoruz biz. Adam etrafına falan bakıyor birini bekliyor belli. Ben kıllandım tabi acaba dedim bu adam mı lan. Ama diyorum gelse arabayla gelir. Yok yok değildir deyip başka tarafa bakıyorum. Sonra yanımıza geldi adam. Satiluk araba için mi bekleyisinüz dedi. Evet dedik. Habu arabaya atlayun da cidelum dedi. İçimden bir salladım tabi ben adama küçük. Neyse dedim bindik arabaya adamın evine vardık. Tabi iner inmez arabayı sorduk doğal olarak nerde diye. Adam bizi arabanın yanına götürdü. Araba kapalı garajda bekliyor. Tam fotoğraflardaki gibi uzaktan off dedim :) Arabanın yanına geldik dayım incelemeye başladı arabayı anlıyor çünkü sonuçta adam klasik araba hastası. Baktı etti falan. Birkaç boya atma yeri var. Tavandaki derinin altındaki sac hafif kabarmış. Bunları söyledik adama. Onlar hallolur daa. İstersenuz haburada yaptıralum oni öyle alun arabayu dedi. Samimi adam dedim içimden. Ben bir güvendim adama nedense. Bir tur attık arabayla. Arabanın motor inanılmaz iyi. Mükemmel yani. Kullanıyoruz canavar gibi. Dayım dedi kesin alıyoruz yiğenim. Tamam dedim dayı hadi alalım. Gittik notere işlemleri hallettik adamla el sıkıştık arabayı resmi olarak aldık. Biz dedik hadi sana eyvallah biz Ankara'ya gidiyoruz. Bastık gaza.
Yoldayız. Geliyoruz. Ama nasıl heyecan var bende. Yok böyle bir heyecan. Araba inanılmaz zevk veriyor. Yolun yarısına geldik sayılır kalorifer ısıtmamaya başladı. Hayda dedik. Gittikçe soğuyor içerisi. Isınır heralde dedikçe daha da soğudu. Montlarımızı giydik. Eldivenlerimizi taktık. Şapkalarımızı kafamıza geçirdik. Yok. Daha da soğuyor içerisi. Dedik böyle olmayacak. İlk gördüğümüz oto tamircisinde duralım. Samsun'da oto sanayinin içine girdik. Orada ford arabalarına bakan iki üç dükkan vardı. İlk gördüğümüze girdik. Adam inceledi, inceledi. Bunun sıkıntısı büyük. Kalorifer borusu, hava filtresi değişecek ve bende buna uygun kalorifer borusu yok. Samsun'da bulman imkansız dedi. Şaka mı yapıyosun abi dedik. Adam sapına kadar ciddi aga. Ne yapabiliriz bize bir yol göster bari dedik. Bak dedi adam. Kalorifer borusuna eliyle baskı yaptı 5 10 kere. Şimdi bak ısınır araba dedi. Arabanın içine girdik açtık kaloriferi evet sıcak hava geliyor. Yine mutluyum :) Kalorifer soğuk hava verdikçe bunu yapmanız lazım, yapmazsanız hep soğuk hava verir dedi. İyi dedik düştük yine yola. Başta 1 saate yakın götürdü araba bizi güzel ısıtarak. Sonra durduk yaptık müdahaleyi. Sonra o süre 45 dakikaya sonra yarım saate kadar düştü. Öyle öyle geldik Ankara'ya. Eller simsiyah. Dayımla ikimiz de birbirimize gaz veriyoruz yol boyu olur olur herşey düzelir manyak araba. Off mükemmel olacak. Ama ikimiz de sanki elimizde patlayacak diye korkuyoruz hafiften. Günümüzü bu şekilde bitirdik diyebilirim. Yatağıma yattım. Düşünüyorum. Arabaya neler yapabilirim falan diye. Düşünüyorum güzel ama para lazım onu da biliyorum. Ama düşünmek güzel deyip devam ediyorum. O sırada tabi Taunus'um kapıda yatıyo :) Adı Maykıl bu arada :) Koçum benim.
Aradan bir süre geçti. Dayım bir gün aradı. Yiğenim sana bir araba buldum bu sefer gidip alıyoruz dedi. Dedim yolla dayı bakalım. Hani ben az masraf çıkartacak düşük kilometreli birkaç parçası değişik yada boyalı bir araba bekliyorum. Bir baktım düşündüklerimle gördüklerimin alakası yok. Arabayı şöyle tarif edeyim. 73 Model Almanya - Köln yapımı bir Ford Taunus. Arabanın çok farklı bir havası var. Amerikanvari bir görünüş, tavanı deri kaplama, iç koltuklar deri döşeme, göstergeler ve tüm fonksiyonlar orijinal. Plakası ise tam benlik. 61 TS :)Çok garip ve samimi özellikleri var. Aslında tam benlik biraz düşünüldüğünde :) Neyse. Arabayı sonuç olarak beğendim. Fiyatı da uygun. Ama birkaç problem var. Şöyle ki. Araç Trabzon'da. Gidip görmemiz gerek. Görüp beğenmeme durumu var. Boşa gitme durumu var. Ve en önemli problem diyelim ki beğendik. O arabayla Ankara'ya dönmemiz lazım. Kafamda deli sorular var yani.
Dayımla birbirimizi inanılmaz gaza getirmelerimiz sonucunda biz Trabzon'a gittik. Adamı aradık. Hadi abi arabayı getir bir bakalım dedik. O gün de yağmurlu Trabzon(hangi gün değil diyeceksiniz). Biz adam arabayla gelir diye bekliyoruz tabi. Sonuçta arabayla gelecek ki biz arabayı görecez, ooouuww mükemmel araba deyip alıp gidecez o moddayız dayımla. 10- 15 dakikalık bekleme sürecinden sonra adam gri bir ford kamyonetle geldi. Tabi biz adamı sallamadık başta. Çünkü arabayı bekliyoruz biz. Adam etrafına falan bakıyor birini bekliyor belli. Ben kıllandım tabi acaba dedim bu adam mı lan. Ama diyorum gelse arabayla gelir. Yok yok değildir deyip başka tarafa bakıyorum. Sonra yanımıza geldi adam. Satiluk araba için mi bekleyisinüz dedi. Evet dedik. Habu arabaya atlayun da cidelum dedi. İçimden bir salladım tabi ben adama küçük. Neyse dedim bindik arabaya adamın evine vardık. Tabi iner inmez arabayı sorduk doğal olarak nerde diye. Adam bizi arabanın yanına götürdü. Araba kapalı garajda bekliyor. Tam fotoğraflardaki gibi uzaktan off dedim :) Arabanın yanına geldik dayım incelemeye başladı arabayı anlıyor çünkü sonuçta adam klasik araba hastası. Baktı etti falan. Birkaç boya atma yeri var. Tavandaki derinin altındaki sac hafif kabarmış. Bunları söyledik adama. Onlar hallolur daa. İstersenuz haburada yaptıralum oni öyle alun arabayu dedi. Samimi adam dedim içimden. Ben bir güvendim adama nedense. Bir tur attık arabayla. Arabanın motor inanılmaz iyi. Mükemmel yani. Kullanıyoruz canavar gibi. Dayım dedi kesin alıyoruz yiğenim. Tamam dedim dayı hadi alalım. Gittik notere işlemleri hallettik adamla el sıkıştık arabayı resmi olarak aldık. Biz dedik hadi sana eyvallah biz Ankara'ya gidiyoruz. Bastık gaza.
Yoldayız. Geliyoruz. Ama nasıl heyecan var bende. Yok böyle bir heyecan. Araba inanılmaz zevk veriyor. Yolun yarısına geldik sayılır kalorifer ısıtmamaya başladı. Hayda dedik. Gittikçe soğuyor içerisi. Isınır heralde dedikçe daha da soğudu. Montlarımızı giydik. Eldivenlerimizi taktık. Şapkalarımızı kafamıza geçirdik. Yok. Daha da soğuyor içerisi. Dedik böyle olmayacak. İlk gördüğümüz oto tamircisinde duralım. Samsun'da oto sanayinin içine girdik. Orada ford arabalarına bakan iki üç dükkan vardı. İlk gördüğümüze girdik. Adam inceledi, inceledi. Bunun sıkıntısı büyük. Kalorifer borusu, hava filtresi değişecek ve bende buna uygun kalorifer borusu yok. Samsun'da bulman imkansız dedi. Şaka mı yapıyosun abi dedik. Adam sapına kadar ciddi aga. Ne yapabiliriz bize bir yol göster bari dedik. Bak dedi adam. Kalorifer borusuna eliyle baskı yaptı 5 10 kere. Şimdi bak ısınır araba dedi. Arabanın içine girdik açtık kaloriferi evet sıcak hava geliyor. Yine mutluyum :) Kalorifer soğuk hava verdikçe bunu yapmanız lazım, yapmazsanız hep soğuk hava verir dedi. İyi dedik düştük yine yola. Başta 1 saate yakın götürdü araba bizi güzel ısıtarak. Sonra durduk yaptık müdahaleyi. Sonra o süre 45 dakikaya sonra yarım saate kadar düştü. Öyle öyle geldik Ankara'ya. Eller simsiyah. Dayımla ikimiz de birbirimize gaz veriyoruz yol boyu olur olur herşey düzelir manyak araba. Off mükemmel olacak. Ama ikimiz de sanki elimizde patlayacak diye korkuyoruz hafiften. Günümüzü bu şekilde bitirdik diyebilirim. Yatağıma yattım. Düşünüyorum. Arabaya neler yapabilirim falan diye. Düşünüyorum güzel ama para lazım onu da biliyorum. Ama düşünmek güzel deyip devam ediyorum. O sırada tabi Taunus'um kapıda yatıyo :) Adı Maykıl bu arada :) Koçum benim.
Yorumlar
Yorum Gönder