Ana içeriğe atla

Bir Hikayem Var (Taunus Maceraları-1)

Bir zamanlar araba almaya niyetlendim. Ama öyle böyle niyetlenme değil. Kesin alacam yani. Ama tabi sıfır araba almaya yetecek kadar bütçem yok. O nedenle 2. el araç satan siteleri didik didik ediyorum. Tüm markalardan başladım. Sıralıyorum hepsini fiyata göre, yıla göre, özelliğe göre. Tabi bu uzun sürecin ortalarında kafamda birkaç model belirlendi. Artık onlar üzerinde yoğunlaşmaya başladım ve artık araç sahiplerini aramaya başladım. Arıyorum, görüşüyorum ve aracı görmeye gidiyorum. Yok olmuyor. Bir oldu, iki oldu, üç oldu derken yok alamıyorum ben araba falan. Hepsinde bir sıkıntı, bir kazık yeme durumu var. En son dedim ki tamam abi ben araba falan almayayım. O aralar dayımla da görüşüyorum sürekli. Dayı bak bir araba buldum off süper bir bak bana dön. Dayım diyo ki yok olmaz yiğenim. Üzerini çiziyorum ve diğerine geçiyorum. O da olmaz yiğenim cevabı geliyor tekrar. Neyse böyle böyle baya zaman geçti yine. Araba almayı geçtim dayımın da başının etini yiyorum arkadaş. Bir süre sonra artık utanır hale geldim. Dayı ben bir araba buldum demeye kalmadan tamam yolla bakıyım cevabı alıyorum. Bir süre sonra yollamadan özellikleri söyle yiğenim demeler daha sonra direk olmaz demeler derken ben vazgeçtim. Dayım hakkında kısa bir bilgi vereyim. Dayım klasik araba hastasıdır. Bugüne kadar onlarca klasik araba alıp satmışlığı vardır.
Aradan bir süre geçti. Dayım bir gün aradı. Yiğenim sana bir araba buldum bu sefer gidip alıyoruz dedi. Dedim yolla dayı bakalım. Hani ben az masraf çıkartacak düşük kilometreli birkaç parçası değişik yada boyalı bir araba bekliyorum. Bir baktım düşündüklerimle gördüklerimin alakası yok. Arabayı şöyle tarif edeyim. 73 Model Almanya - Köln yapımı bir Ford Taunus. Arabanın çok farklı bir havası var. Amerikanvari bir görünüş, tavanı deri kaplama, iç koltuklar deri döşeme, göstergeler ve tüm fonksiyonlar orijinal. Plakası ise tam benlik. 61 TS :)Çok garip ve samimi özellikleri var. Aslında tam benlik biraz düşünüldüğünde :) Neyse. Arabayı sonuç olarak beğendim. Fiyatı da uygun. Ama birkaç problem var. Şöyle ki. Araç Trabzon'da. Gidip görmemiz gerek. Görüp beğenmeme durumu var. Boşa gitme durumu var. Ve en önemli problem diyelim ki beğendik. O arabayla Ankara'ya dönmemiz lazım. Kafamda deli sorular var yani.
Dayımla birbirimizi inanılmaz gaza getirmelerimiz sonucunda biz Trabzon'a gittik. Adamı aradık. Hadi abi arabayı getir bir bakalım dedik. O gün de yağmurlu Trabzon(hangi gün değil diyeceksiniz). Biz adam arabayla gelir diye bekliyoruz tabi. Sonuçta arabayla gelecek ki biz arabayı görecez, ooouuww mükemmel araba deyip alıp gidecez o moddayız dayımla. 10- 15 dakikalık bekleme sürecinden sonra adam gri bir ford kamyonetle geldi. Tabi biz adamı sallamadık başta. Çünkü arabayı bekliyoruz biz. Adam etrafına falan bakıyor birini bekliyor belli. Ben kıllandım tabi acaba dedim bu adam mı lan. Ama diyorum gelse arabayla gelir. Yok yok değildir deyip başka tarafa bakıyorum. Sonra yanımıza geldi adam. Satiluk araba için mi bekleyisinüz dedi. Evet dedik. Habu arabaya atlayun da cidelum dedi. İçimden bir salladım tabi ben adama küçük. Neyse dedim bindik arabaya adamın evine vardık. Tabi iner inmez arabayı sorduk doğal olarak nerde diye. Adam bizi arabanın yanına götürdü. Araba kapalı garajda bekliyor. Tam fotoğraflardaki gibi uzaktan off dedim :) Arabanın yanına geldik dayım incelemeye başladı arabayı anlıyor çünkü sonuçta adam klasik araba hastası. Baktı etti falan. Birkaç boya atma yeri var. Tavandaki derinin altındaki sac hafif kabarmış. Bunları söyledik adama. Onlar hallolur daa. İstersenuz haburada yaptıralum oni öyle alun arabayu dedi. Samimi adam dedim içimden. Ben bir güvendim adama nedense. Bir tur attık arabayla. Arabanın motor inanılmaz iyi. Mükemmel yani. Kullanıyoruz canavar gibi. Dayım dedi kesin alıyoruz yiğenim. Tamam dedim dayı hadi alalım. Gittik notere işlemleri hallettik adamla el sıkıştık arabayı resmi olarak aldık. Biz dedik hadi sana eyvallah biz Ankara'ya gidiyoruz. Bastık gaza.
Yoldayız. Geliyoruz. Ama nasıl heyecan var bende. Yok böyle bir heyecan. Araba inanılmaz zevk veriyor. Yolun yarısına geldik sayılır kalorifer ısıtmamaya başladı. Hayda dedik. Gittikçe soğuyor içerisi. Isınır heralde dedikçe daha da soğudu. Montlarımızı giydik. Eldivenlerimizi taktık. Şapkalarımızı kafamıza geçirdik. Yok. Daha da soğuyor içerisi. Dedik böyle olmayacak. İlk gördüğümüz oto tamircisinde duralım. Samsun'da oto sanayinin içine girdik. Orada ford arabalarına bakan iki üç dükkan vardı. İlk gördüğümüze girdik. Adam inceledi, inceledi. Bunun sıkıntısı büyük. Kalorifer borusu, hava filtresi değişecek ve bende buna uygun kalorifer borusu yok. Samsun'da bulman imkansız dedi. Şaka mı yapıyosun abi dedik. Adam sapına kadar ciddi aga. Ne yapabiliriz bize bir yol göster bari dedik. Bak dedi adam. Kalorifer borusuna eliyle baskı yaptı 5 10 kere. Şimdi bak ısınır araba dedi. Arabanın içine girdik açtık kaloriferi evet sıcak hava geliyor. Yine mutluyum :) Kalorifer soğuk hava verdikçe bunu yapmanız lazım, yapmazsanız hep soğuk hava verir dedi. İyi dedik düştük yine yola. Başta 1 saate yakın götürdü araba bizi güzel ısıtarak. Sonra durduk yaptık müdahaleyi. Sonra o süre 45 dakikaya sonra yarım saate kadar düştü. Öyle öyle geldik Ankara'ya. Eller simsiyah. Dayımla ikimiz de birbirimize gaz veriyoruz yol boyu olur olur herşey düzelir manyak araba. Off mükemmel olacak. Ama ikimiz de sanki elimizde patlayacak diye korkuyoruz hafiften. Günümüzü bu şekilde bitirdik diyebilirim. Yatağıma yattım. Düşünüyorum. Arabaya neler yapabilirim falan diye. Düşünüyorum güzel ama para lazım onu da biliyorum. Ama düşünmek güzel deyip devam ediyorum. O sırada tabi Taunus'um kapıda yatıyo :) Adı Maykıl bu arada :) Koçum benim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

[ SEVGİLİM BEN ŞİMDİ...]

[ SEVGİLİM BEN ŞİMDİ...] Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz "Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz". Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü gülmüyor sensiz O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı Hepten hüzünlü bu günlerde Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye Masada tabaklar neşesiz Koridor ıssız Banyoda havlular yalnız Mutfak dersen - derbeder ve pis Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş Vantilatör soluksuz Halılar tozlu Giysilerim gardropda ve şurda burda Memo'nun oyuncak sepeti uykularda Mavi gece lambası hevessiz Kapı diyor ki açın beni kapayın beni Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi Radyo desen sessiz Tabure sandalyalardan çekiniyor Küçük oda karanlık ve ıssız Her şey seni bekliyor her şey gelmeni İçeri girmeni Senin elinin

Samimi Şairler-Cemal Süreya

CEMAL SÜREYA'DAN Sonra gülüşün geldi aklıma ve içimden dedim ki; Yine Gelsen Yine Severim Seni! Ben senin sevgilin, baban, ağabeyin, arkadaşınım… Bir bitse biri kalır. Seni hiç bırakmayacağım. Dokunulmasa da görülmese de kalpte yer verilir bazısına, nedensiz. AŞK Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git! Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler! Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin. Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık. Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı. Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü. Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti. Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz. Sanki hiç olmamıştı. … .. Bazı adamlar incitmeden sevemezdi. Kırardı, dökerdi, yangınlar bırakırdı arkalarından.   Bazı adamlarsa, tüm geçmişi unutturur, parmak uçlarından öperdi. Açık   çay içerdi hep. Demli olunca bardağın diğer tarafından beni göremezmiş. Öyle derdi hep. Uçmak için kuş olmak gerekmiyor. Küçük sevi

Samimi Şairler-Mavi Üzerine

MAVİ ÜZERİNE Kimi gökkuşağına hayrandır, kimi uzayın sonsuz siyahlığına. Ve sevilen renklere göre yapılan yorumlar... Turuncu, sarı heyecandır mesela aktiftir, özgürdür; Yeşil, sakindir, ormandır, doğadır; Beyaz sanki hayatında hiç suç işlememiş gibidir. :) Masum renkler ve onlara haddinden fazla yüklenmiş anlamlar... Ama içlerinde biri var ki her tonu ayrı bir his yaratır sen de. Gökyüzü mavisinden gecenin lacivertine... O petrol mavisi dedikleri kaç aşk barındırır acaba içinde. İşte o masmavi denize bırakırken kendini  inanmalısın hayatta hep kötü şeylerin olmadığına. Çünkü mavi umuttur, huzurdur, hayata karşı duruş, yeniden doğuştur. İşte size mavinin farkında olan masmavi şairler... Sevmek Ne Uzun Kelime, Derin Deniz Mavisi. Ne Zaman Geleceksin ? Cemal SÜREYA Sorsan ikimizde maviydik; ama birimiz deniz, birimiz gökyüzü… Biz bu kadar aykırıyız işte. Sen gökyüzüsün, dilediğince uçarsın, nefes alırsın.. Ben denizim gelgitleri olan, dipsiz ve tehlikeli.. Bana diy

Anı yaşamak

An'ı yaşamak şu an Birbirinden bağımsız bir çok insan içerisinde Kimi aşkını itiraf etmek üzere kimi boşanmak üzere kimi yan masadaki ile bakışmakta Evet yarın kalkıp gideceğiz işe güce ama kime ne masada hünharca konuşulan konu var sadece An'ı yaşamaktaki en güzel düşünce sevdiklerinle hatra değer anılar olmalı. Bugün varsın yarın yok. Bu hayattaki en büyük başarın güzel hatırlanmaktır. Ve bunu yaparken kendin olmaktır. An'dan başka yok hayat. Dününden ders al yarınını planla ama an'ı yaşa.                        Redqueen Anı yaşamak Geleceği düşünmeden Geçmişe bakmadan Bira bardağını yudumlamak Anı yaşamak Dostuna sarılırken Onunla gülen Onunla içen olmak Anı yaşamak Aklında binlerce şey varken Gülerken ağlayabilmek Ağlarken özlemek Anı yaşamak, zordur Kalbinde kızgınlık kırgınlık Beyninde anılar arzular Kendinde sen'sizlik ben'sizlik Anı yaşamak lazım, Yaşarken yaşamak lazım, geçmişi düşünmeden Sarılırken hissetmek lazım, sam

Gidenlerin Arasından

Olmadığın biri gibi Yaşayamazsın bu hayatı. Senin olmayan sözlerle Mutlu edemezsin o kalbi. Bir yanın eksik kalır. Hiçlik seni alır. Kendini ararken Yine hüzün kalır. Hep eksik hep noksan. Ben miyim arta kalan? Aslında arıyorum ben'i Gidenlerin arasından. Yazan: Samimi Band