“Yargısız
bir şekilde şimdiki ana odaklanabilmek amacıyla dikkatimizi toplayabilmektir.” demiş
John Kabat- Zinn farkındalık
tanımını yaparken. Belki de en sevdiğim farkındalık tanımı budur.
Şimdiki zamanı yaşarken sürekli bir yargı içinde olduğumuz için, anın
farkında olamayız. Yaşam şimdiki anda yaşanır ve yaşamak en nihayetinde
bir dizi şimdiki andan oluşur. Ancak büyük bir çoğunluğun yaptığı gibi, -şimdiki
zamanın farkında olma durumu ile bağlantılı olma kapasitesine göre- sıklıkla
geçmişte ya da gelecekte yaşanır. İnsan
ırkının bana göre en büyük sorunlarından biri olan konu da budur, “Farkında
olamamak”-Yaşarken farkına varamamak. Geçmişte veya gelecekte
yaşayarak, şimdiyi ıskalarız. Mükemmel bir doğa güzelliği ile karşı karşıya
kaldığımızda onu izlerken mutlu oluruz. (eğer ki ertesi gün olacakları veya geçen
hafta olanları düşünmezsek.) Parantez içindeki gibi durumlarda düşünce
farkındalığı engeller. Anı yaşamak kavramının temelinde farkındalık yatar.
Stressiz bir hayat süren, endişe, üzüntü, öfke ve nefret duygularına daha az
sahip olan bireyler yaşamın farkına varanlardır. Kişinin farkındalık seviyesini
anlaması için çok büyük testlere gerek yoktur. Stres ve öfke seviyesini kendine
dürüst bir şekilde itiraf etmesi yeterlidir.
Yaşam kadar
güzel ve ölüm kadar gerçek bir ikilinin farkında olmayıp da geçmişe ve/veya
geleceğe takılı kalan insan şu anki süreç içerisinde yaptığımız eylemleri
bilinçsiz bir şekilde yapmaya yönlenir ki -bu durumun da farkında değildir-. Farkında
olabilmek ve yaşamın verdiği güzelliği anlayabilmek içinse, bizi içimizden kemiren
geçmişi değerlendirmekten ve şimdiyi yaşama farkındalığımızı elimizden alan geleceği
kurgulamaktan kurtulacak şekilde beynimizi eğitmekten başka yapılabilecek bir
şey yoktur.
aga burası değerlenir... sıkı takipçinizim ve emir bey de aramıza hoşgelmiş..
YanıtlaSil